Mutluluk… Ne harika bir kavramdır. Yediğiniz yemeği daha lezzetli, aldığınız nefesin daha ferah, duyduğunuz müziğin bile daha duygulu hissetmenizi sağlar.
Bu etki bebekliğimizde ortaya çıkar, sonradan kazanılan bir durum değildir. Okşanmaktan ve dokunulmaktan hoşlanır bebekler. Yakın bir zamanda kadar nedenini ispat edemediğimiz bu duygunun masaj ve okşama tarzı duyularla “endorfin” salınımını arttırdığını artık biliyoruz. Beraberinde de deri kan dolaşımı artar ve kan dolaşımı arttı ise tüm iyileşme mekanizmaları daha başarılı seyreder. Refleksiloji biliminin temelinde de bu yatar zaten.
Tüm cerrahi branşlarda olduğu gibi estetik cerrahide de bıçak ve dikiş baş aktördür. Her ne kadar özenli ve kendine has yöntemlerimiz olsa da kesilen her yerde az yada çok bir iz kalacak olduğu gerçeği ile baş başayız. İşte bu aşamada iz azaltıcı bir çok yöntemi kullanmamız yanında sizin cildinizin mutluluk çığlıklarına ihtiyacımız var. Siz buna pozitif düşünmek yada olumlu motivasyon da diyebilirsiniz.
2002 yılında plastik cerrahiye başladım ve günümüze kadar olan gözlemlerimde mutlu ve pozitif insanlar çok daha hızlı ve kaliteli iyileşiyor. Yara izleri de daha güzel oluyor. Kaliteli ve güzel iyileşmek sadece yara izi ile ölçülmüyor ki, doku kalitesinin toparlanması, ağrı hissinin daha az olması, sonuçların daha güzel olması, daha az komplikasyon gibi.
Kişiler ne kadar negatif düşünceye sahip olursa o kadar problem yaşar. Atalarımızın dediği gibi “sakındığınız göze çöp batıyor”.
Her şeyin mantıklı bir nedenini açıklayamıyoruz ama ameliyat sonrası daha güzel iyileşmek için pozitif olmaya çalışmakla bir şey kaybetmezsiniz gibi geliyor bana.
Gülümseyin…