Cinsel Kimliğin Peşinde
Havva Adem’in kaburgasından yaratıldı ve cennetten kovulmayla devam eden insan ruhunun huzursuzluğu yeryüzünde de devam etti. Dil, din , ırk, cinsiyet ayrımı yüzyıllarca peşimizi bırakmadı. Hangi tenin hangi tenden yaratıldığı, kimin neyi arzuladığı karıştı. Ve yanlış bedende yanlış beyin bulunması ile bedenlerine küskün insanlar doğdu. Cinsiyet ayrımcılığı ve kadın olmanın bile bir çok dünya ülkesinde halen bir sorun olduğunu biliyoruz. Hele ki bir transseksüel iseniz işler daha da çığırından çıkabiliyor. Tüm dünyada zordur transseksüel olmak, ama Türkiye’de daha bir zor.
Dört beş yaşlarında bir çocuğu düşleyin. Oyun oynamak istediği gruplarda dışlanmaya başlar önce. Neden istediği gruptan dışlandığını bile bilmez. Oysa arkadaşları onu hemcinsi olarak görmez. Oyun oynayamayan bir çocuk eksik kalır her zaman. Okul döneminde de nedenini anlayamadığı şekilde dışlanmaları devam eder. Ergenlik döneminde kendi cinsiyetini keşfederken her şey aydınlanır. Kendini bildiğinden beri içinde hissettiği şeyin ne olduğunu o zaman fark eder. Bedeni ile beyni arasındaki bu uyumsuzluk ile ne kendine, ne ailesine, ne çevresine ne de eğitimine odaklanamadığı için hayatları büyük bir başarısızlık ile başlar. Gerçeğini kabul etme aşaması sancılı ve uzun sürer. Maalesef ailelerin bu konudaki bilinçsizliği ve ülkemizin sosyokültürel seviyesi nedeni ile hiç bir destek almaksızın tek başlarına büyürler. Ergenlik dönemi herhangi bir bireyde bile zaten zor bir dönem iken bir transseksüelin karmaşasını tahmin bile edemezsiniz. Sığınabildikleri tek kişi kendi gibi bu karmaşık süreci tatmış olanlardır. Maalesef onlar da aynı süreci yaşadığından vaat edebilecekleri hayat çok da mutluluk verici olmuyor. Evinden hatta semtinden, şehrinden uzaklaşıp kendilerini daha kalabalık şehirlerde adeta kaybolmak istercesine sonunun kestirilemediği bir serüvene atarlar.
Mesleki yaşantımda bir çok kez yolum transseksüel hastalarla kesişti. Bir dram diyebileceğim bir çok hayat hikayesi duydum. Çok azı ise gerçekten ailesinin desteğini alabilmiş, çok azı gerçekten iyi bir işe sahip olabilmiş ve yine çok azı bir yuva kurabilmişti. Yine aynı nedenlerden dolayı çok azı kaliteli bir cerrahi ile cinsiyet değiştirme ameliyatı olabilmişti. Cinsiyetin değişimi bir transseksüel için nihai bir hedeftir fakat hayatta beklentilerini kısıtlı tutmuş olan bu bireyler cerrahi anlamda da neler talep edebileceğine çok da hakim değiller. Elde edecekleri yeni cinsel organlarına ait beklentileri bilinçli değil. Nasıl bir anatomik görüntüye sahip olması gerektiği, ne derece işleve sahip olabileceği hakkında fikir ya da bilgi sahibi değiller. Ve bazen tek amaç sahip oldukları cinsiyetten kurtulabilmek kadar sınırlı olabiliyor ne yazık ki.
Testesteronun ilk keşfedildiği yıllarda “tamam erkeklik hormonu bulundu, erkek transseksüelleri artık tedavi edebiliriz” denilmişti. Oysa testesteron verilen transseksüellerde herhangi bir cinsel algı değişimi olmadığı gibi mevcut duygulanımında artış olmuştur. Transseksüalitenin bir hormon sorunu olmadığı, beden ile beynin hatta ruhun uyumsuzluğu gerçeğinin anlaşılması çok geç olmuştur. Ve biz plastik cerrahlar beyini değiştiremediğimiz için bedenleri değiştirerek dengeyi kurmaya çalışıyoruz. Transseksüalite ya da eşcinsellik konularında çalışan bir çok tıp adamı da tarih boyunca dışlanmış ve baskıya maruz kalmıştır. Günümüz Türkiye’sinde bile bu konuda çalışan doktorlar, cinsiyet değiştiren cerrahlar çok da ön planda olmamaya çalışmaktadırlar. Daha çok konuşmalı, daha çok tartışmalıyız. Tabularımızın ,toplumsal baskıların gerçekleri gölgelemesine izin vermemeliyiz. Ancak bu şekilde transfobik bir toplum olmaktan kurtulabiliriz.
Biz plastik cerrahlar ruhlarınızı tenleriniz ile barıştırıncaya kadar bilinçli olmak ve çevrenizi bilinçlendirmek zorundasınız. Buna zorunda olmak başlı başına haksızlık gibi görünebilir. Ama insanlık tarihi haklarını ve saygınlığını kazanmak için mücadele veren insanlarla dolu. Daha huzurlu bir hayat için, cennete tekrar kabul edilmek için insanlara doğruları anlatmalıyız…
Op.Dr. Ozan Balık
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzma